


Flâneur, geniş kalabalıklar arasında sıkılmayan, kendini binaların arasında evindeymiş gibi duyumsayan kişidir. Kentin sürekli devinen ve insan aklının algılayamayacağı kadar kitlesel olan insan akışını izlerken yaşanan sarhoş olma, kendini kaybetme, kimliğini kaybetme ve ezilme yutulma gibi tanımlanabilecek karışık bir his yaşamaktadır. Flâneur olmak için kent merkezi bulmak ve sebepsizce yürümek gerekir. Sadece yürümek ve bakmak için. Bu hız çağında flaneurun kent kalabalıklarından bir düşünce damıtması olanaksızdır. Olsa olsa duygu damıtır ki bu da ancak hız duygusudur. Hız arttıkça algılama yavaşlar; modern kent algısız duyguların, coşkuların ve düşünce boşluğunun mekânı haline gelir. “İşte ben, bu, kentleri aşan yaşam biçimlerinin gözlemcisiyim; tıpkı flâneur gibi gezip gördüklerimden içsel bir sonuç çıkartırım, ancak ne geniş bulvarlar mekânımdır ne de metro kalabalıkları. Ben birbirini ezercesine kent dışındaki özel sitelere yığılan insan kalabalıklarını izleyip bundan acı kehânetlere varırım.” -Walter Benjamin Yeni kentleşme mantığı, şehir merkezindeki pasajın veya çarşının sonunun geldiğini gösteriyor; kentler, uydu kentler arasında paylaşılarak sınıflar arasına kesin çizgiler çekiliyor. Yeni uydu kentlerde, oyuncakçıdan parfümeriye, lokantadan bara kadar her şeyi içeren “pazarlar” merkez nokta olarak düzenleniyor. Peki Beylikdüzü, flâneur için bu merkezi yaratabilir mi?
WHAT
Performans Sanatları Merkezi Ve Pazar Alanı
WHERE
Beylikdüzü / Istanbul
WHEN
Şubat 2018